İslam'da Başörtüsü
İslam’daki örtünme anlayışı, toplumların örfüne göre ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye farklılık gösterir. Kur’an’da giyim kuşam konusunda belli biçimler önerilmez, sadece birtakım ölçüler vermekle yetinilir. Örtünme konusuna birkaç ayette değinilmiştir. Toplumların bu ayetleri kendi kültür ve anlayışlarına göre yorumlaması ile örtünme ve baş örtüsüne ilişkin farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.

Kadınların örtünmesi konusunda İslam’da esas alınan âyetlerden birisi Nur Suresi, 31'nci ayeti; diğeri Ahzab Suresi, 59'ncu ayetidir. Örtünme konusundaki farklı görüşler, bu ayetlerde geçen “füruc”, “zinet”, “hımar” “cilbab” kelimelerine verilen anlam ile ilgili bulunmaktadır. Nur suresindeki Hımar (çoğul şekliyle humur), "başörtüsü" olarak tercüme edilmiş; hımarı yakaların üstüne salmak ise, “baş örtüsünü indirerek yakaları ya da yakalardaki takıları örtmek” olarak yorumlanmıştır. Ayrıca tefsirlerde yine Nur suresinde geçen ‘kendiliğinden görünen kısımlar’ ifadesinin farklı şekillerde açıklanması başörtüsü konusuna çok farklı bakış açıları getirilmesine imkan sağlamış; toplumun örfüne göre örtünme biçimleri geliştirilmiştir. Erkek-kadın herkesin başını örttüğü bir dönemde saçın örtülmesi, örtünmenin sınırları içinde yer alırken, toplumun genel kabulleri bunun dışına çıktığında açılabilmesi de söz konusu olabilmiştir.

Gerek ayetlerdeki kelimelere verilen anlamlardan doğan yorum farklılıkları, gerekse kültürel ve bölgesel farklılıklar etkisiyle değişik uygulamalar söz konusu olsa da örtünme ile ilgili ayetlerin gelmesinden sonra Müslüman aile ve toplumlarda yüzyıllar boyunca örtünme uygulanmış; kadınların örtünmesi Müslüman toplumların en belirgin özelliklerinden kabul edilmiştir.

Antik Toplumlarda Başörtüsü
Baş ve yüz örtme âdetinin Mezopotamya toplumlarında milâttan önce 4000’lere kadar gittiği kaydedilmektedir.Sumer’deki İnanna mâbedlerinde rahibeler başlarını örtmek mecburiyetindeydi. Bu tapınaklarda rahibelerin kutsal fahişelik görevi yaptıkları ve bundan dolayı diğer kadınlardan ayrılmak için başlarını örttükleri belirtilmektedir.

M.Ö. 1500 yıllarında bir Asur Kralı'nın çıkardığı kanunun 40. maddesi, evli ve dul kadınlarla tapınak fahişelerinin başlarını örtmelerini buyurmuş; bekâr kızların, cariyelerin ve fahişelerin başını örtmesi ise yasaklanmıştır. Bu uygulama Persler’de devam etmiş, oradan Araplar’a geçmiştir.

Anadolu’da yaşayan eski topluluklardan Hititler, Frigyalılar ve İyonyalılar’da kadınların saçlarını örttükleri bilinmektedir.

Hindu topluluklarında eski dönemlerde soylu erkek ve kadınlar gösterişli başlık ve baş örtüleri kullanmışlardır.

Eski Yunan toplumlarında kadınlar, M.Ö 6. yüzyıldan itibaren başlarını diplaks/himation, şal, eşarp, bone (sakkos) gibi değişik örtülerle kapatmıştır. Roma devletinde dindarlık ve hayâ kavramları genellikle başı örtülü kadın veya tanrıça biçiminde sembolize edilmiştir.

Hristiyanlık ve Yahudilik’te Başörtüsü
Baş ve yüz örtme âdetinin Mezopotamya toplumlarında milâttan önce 4000’lere kadar gittiği kaydedilmektedir.Sumer’deki İnanna mâbedlerinde rahibeler başlarını örtmek mecburiyetindeydi. Bu tapınaklarda rahibelerin kutsal fahişelik görevi yaptıkları ve bundan dolayı diğer kadınlardan ayrılmak için başlarını örttükleri belirtilmektedir.

M.Ö. 1500 yıllarında bir Asur Kralı'nın çıkardığı kanunun 40. maddesi, evli ve dul kadınlarla tapınak fahişelerinin başlarını örtmelerini buyurmuş; bekâr kızların, cariyelerin ve fahişelerin başını örtmesi ise yasaklanmıştır. Bu uygulama Persler’de devam etmiş, oradan Araplar’a geçmiştir.

Anadolu’da yaşayan eski topluluklardan Hititler, Frigyalılar ve İyonyalılar’da kadınların saçlarını örttükleri bilinmektedir.

Hindu topluluklarında eski dönemlerde soylu erkek ve kadınlar gösterişli başlık ve baş örtüleri kullanmışlardır.

Eski Yunan toplumlarında kadınlar, M.Ö 6. yüzyıldan itibaren başlarını diplaks/himation, şal, eşarp, bone (sakkos) gibi değişik örtülerle kapatmıştır. Roma devletinde dindarlık ve hayâ kavramları genellikle başı örtülü kadın veya tanrıça biçiminde sembolize edilmiştir.

Yahudilikte erkekler Tanrı’nın üstünlüğünü kabul etmenin bir sembolü olarak başlarını kippa veya şapka ile örterlerken kadınlar başlarını başörtüsü ile ve erkeklerden farklı sebeplerle örteler. Yahudilikte kadının başörtüsü kimilerine göre iffetli oluşun sembolüdür; bazılarına göre kadının evli oluşunun, kocasına ait olduğunun göstergesidir; kimine göre ise başörtüsü Yahudi kadınların saygınlık, soyluluk sembolüdür.

Yahudi kadınların kullandığı başörtülerinin şekli tarih içinde değişiklik göstermiştir. Başlangıçta geniş, büyük başörtüleri ve şallar kullanılırken zamanla bu örtülerin boyutları ve kapattıkları alanlar daralmıştır. Önceleri yüz dışında bütün baş bölgesi kapalı iken zamanla boyun, saçların bir kısmı açıkta kalır hale gelmiştir. 19. yüzyıldan sonra başörtülerin yerini giderek önce şapkalar daha sonra da peruk almaya başlamıştır. Günümüzde Yahudilerin çoğunluğu tarafından başın örtülmesi sadece sinagogla sınırlandırılmış ve bunun dışında başın açılması yaygınlaşmıştır. Bununla birlikte dünya üzerinde örtü, şapka veya peruk takmaya devam eden Yahudi kadınlar da bulunmaktadır.

 

Şalcı Eşarp İnsan Kaynakları

Aktif olarak Şalcı Eşarp bünyesinde tam zamanlı çalışma arkadaşları aramaktayız.. İK Havuzumuza CV'lerinizi göndererek sizlerle iletişime geçmemizi sağlayabilirsiniz.

CV'lerinizi gönderdikten sonra bilgilendirme yapmanızda fayda vardır... CV'lerinizi yan tarafta bulunan form aracılıyla bizlere ulaşatırabilirsiniz.

Alaturka Dijital